Son yıllarda moda bir sözcük, araştırmacı yazar, araştırmacı gazeteci. Dikkat ediyorum da zurnanın son deliği olamayacak insanlar bile o sıfatı kullanıyorlar. Gazeteciden vazgeçtik, araştırmacı nasıl oluyorlar, aklım almıyor. Her şeyin moda olduğu bir toplumda, sözcükler, sıfatlar da moda niyetine kullanılıyor. İşte o zaman da kargaların bile gülmesi kaçınılmaz oluyor.
Bir insan düşünün ki tüm günü kitaplar içinde geçsin. Şimdi kitapçı mı ki tüm günü kitaplar içinde geçsin diyenler çıkabilir. Hafta sonu tatillerinde kitapçılarda, kitap avcılığı yapsın. Kitaplardan başını kaldıramasın. İnsan okuduğu kadar insandır, dedirtsin çevresine. Öyle bir ev düşünün ki tüm odalar kitap ve dergilerle dolu olsun. Okumayı, araştırmayı büyük bir aşkla yapsın. İşte öyle birini biliyorum. Eren Akçiçek, Ege Üniversitesinde gastroenteroloji bölümüne yolu düşenlerin tanıdığı, bir hekim olarak da çok sevdiği, saygı duyduğu bir hekimdir. İşini sevdiğinden yaptığı işten yüksünmez. Hastalarıyla dosttur, arkadaştır. Bilim insanı olmak bunu gerektirir.
Yıllar önce tanımıştım Sevgili Eren Akçiçek’i. Kızı Müge’nin öğretmeni olunca aramızdaki dostluk köprüsünü de kitaplar kurmuştu. Kitaplarımdan imzalar verirdim, son satırına dek okumakla kalmaz, eleştirisini de yapardı. Hafta sonları kesinlikle kitapçılarda karşılaşır, kitaplar üzerine söyleşirdik. Bana gereken bir yazı olunca tek başvuracağım kişiydi. Bazen yerel televizyonlarda programlara çıkar, karşılıklı söyleşirdik. Birkaç gittiğim evlerinde gördüklerime inanamamıştım. Bir kat özel olarak tutulmuş, her oda özel raflarla donatılmış, ağzına dek kitapla dolu bir ev, düşünmesi bile ne denli güzel bir şey.
İşte sevgili Eren Akçiçek’i bazı meslektaşlarından ayıran en önemli yan okumakla kalmayıp üretmesiydi. Kafasında soru işareti olan her şeyi araştırıyordu. Onlardan kalın kalın kitaplar meydana getiriyordu. O kitapları halka sunuyordu.
Saygıdeğer Eren Akçiçek’in araştırmaları halk bilimi üzerinedir. Bu alandaki çalışmaları, araştırmaları, hazırladığı makaleler, bilim kongrelerine sunduğu bildirilerin hepsi sağlam temeller üzerine oturtulmuştur. Eren Akçiçek araştırmalarını her alanda başarıyla yapmıştır. Çiçeklerin sağlığa etkilerinden, bitkilerin yaşamımızdaki önemine dek, sebzelerin meyvelerin sağlığımızdaki olumlu katkılarına, anne sütünden balığa dek geniş bir yelpazede araştırmalarını bilimsel temeller üzerine oturtmayı başarmıştır. Mağaraların tıpta kullanılmasını çoğu kişi bilmez. Ben de yıllar önce Damlataş Mağarasını gezip görmeseydim, ben de bilmeyecektim. Astım hastalarının şifa bulduğu bir yer olarak biliniyor artık.
Sürekli gündemde olan sarımsak, sağlığa katkısı vardı yoktu. Eren Akçiçek, Taşköprü Belediyesinin de katkılarıyla çıkartılan sarımsak kitabında yılların araştırmalarını işin içine katmış. Bir kaynak kitap oluşturmuş. Üniversitelerin el altında bulundurmaları gereken yol gösterici bir kitap ortaya çıkmış. Bu kitabı çıkarırken kaç yılın birikimi olduğunu kuşkusuz Sevgili Eren hocadan başka bilen yoktur. Binlerce sayfanın nasıl da araştırıldığına tanıklık edebilirim. Kitabında sarımsakla ilgili atasözleri, deyimler, bilmeceleri de kullanmadan edememiş. “Sarımsak içil dışlı, soğan yalnız başlı. sarımsağı soğanla gelin etmişler kırk gün kokusu çıkmamış. Anası soğan, babası sarımsak, kendi gülbeşeker olmaz ya…” sarımsakla ilgili bilmeceler de var: Diş diş olur, diş değil/ Beyaz olur kar değil.
Elmalar üzerine köpekle ilgili araştırmalar, toplumda kedi inancı daha nice konu üzerindeki araştırmaları sonucunda ortaya çıkan kitaplar herkesin ilgisini çekecek nitelikte.
Sevgili Eren Akçiçek, aynı zamanda Atatürk’e hayran bir hekimdir. Atatürk’le ilgili çalışmaları da kitaplar dolusudur. Atatürk’ün okuma sevgisinden, hastalığına dek her konuda soluksuz araştırmalar yaparak özgün yapıtlar oluşturmayı da bilmiştir. Kendisiyle her zaman onur duyduğum, usta hekim, büyük araştırmacı Eren Akçiçek, bu aralar acaba hangi konu üzerine yoğunlaştı, neler araştırıyor, merak etmeden de duramıyorum.