Yükseliş Şirketler Topluluğunun yönetim kurulu üyesi ve Halkla İlişkiler sorumlusu Deniz Yüksel’in “Güneydoğu Anadolu Efsaneleri” adlı fotoğraf sergisi 2008 yılında İzmir Sanat’ta açıldı. 28 Ekim 2008 gününe dek gelen sergide Güneydoğu’nun efsanevi kentleri, yöreleri efsanevi güzellikte fotoğraflarla yansıtılmış Deniz Yüksel tarafından.
Yükseliş Şirketler Grubu’nun 25. yıl etkinlikleri kapsamında ilk kişisel sergisini açan Deniz Yüksel, Yaşar Kemal’in İnce Memet romanından çok etkilendiğini, bu yüzden Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne gittiğini söyledi. Fotoğraf çekerken bölgenin doğasından, insanından çok etkilendiğini dile getirdi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin İzmir Sanat Kültür Merkezi’ndeki sergi İzmir’in sanat, kültür, siyaset ünlü kişilerini de buluşturdu. Muzaffer Tunçağ, Necip Kalkan, Behçet Yavuz, İbrahim-Nuran Yüncü, Namık Kuyumcu, Tuğrul Keskin, Mehmet Karcı, Savaş Ünlü, Mustafa Yıldız, Alime Mitap, Kenan Gökkaya, Sermet Yeşilpınar, Alpaslan Bilen, İlknur Denizli, Kenan-Beyhan Aksoy, Mustafa Özulu’nun yanı sıra pek çok siyasetçi de sergide buluştu.
Deniz Yüksel’in babası Alaattin Yüksel, annesi Sevinç hanım, kardeşi Arda sergiden duydukları sevinç ve heyecan davranışlarından belli oluyordu. 2001 yılı Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Bölümü mezunu olan Deniz Yüksel’in prensesleri aratmayacak inceliği ve güzelliği fotoğrafları kadar dikkat çekti sergide. İzmir’de sevilen siyasetçi bir babanın kızı olmak da serginin çok kalabalık geçmesine neden olmuştu. İzmirlileri büyük bir sevgi ve efsanevi güzellikteki sergi bir araya getirmişti. Bu sergiyi kaçırmayın…
Sergi açık kaldığı süre içinde gereken ilgiyi fazlasıyla görmüştü. İzmir’de sergiler eksik olmuyor. Sergilerin çok olması önemli değil, önemli olan sergilerin gereken ilgiyi görmesi. İnsan bazen öylesine uğruyor bazen sergilere. Sergilenen eserlerin güzelliği, özgünlüğü insanı mest ediyor. Düşünüyorum da ulaşamadığımız öyle çok sanatçı var ki adı sanı bilinmeyen. Sabiha Tansuğ’un yıllar önce okuduğum bir yazısında Anadolu köylerinde öyle çok sanatçı var ki, bunlar sanatlarını bez üzerinde icra ediyorlar. Anadolu’da her evde ressamlar, sanatçılar kol geziyor, bunları gergefin üzerindeki beze işliyorlar, diye boşa yazmamış Sabiha Tansuğ.
Söyleşi, imza günleri nedeniyle birçok yeri geziyorum. Halkla iç içe olmayı severim. Biraz da içten davranınca dökülürler. Yazdıkları şiirler, öyküler gündeme gelir. İşte o zaman anlarım ki nice sanatçı kendini göstermeden, yazdıklarını kimseyle paylaşmadan göçüp gidiyorlar bu dünyadan. Yazdıkları, paylaştıkları yazıları, düşleri, duyguları ya sobada ya da çöp de buluyor kendini. Zahmet edip okununca deli saçması sıfatını yiyorlar güzelim yazılar, duyguların, düşüncelerin harmanlandığı öyküler, romanlar, şiirler.
Deniz Yüksel’in fotoğraf sergisini izlerken bunları düşündüm. Yayınevlerine giden ama değerini bulamayan eserler, sadece yazan kişi için değil, ülkemiz sanat ve kültürü için de büyük kayıp değil mi? O eseri yazan, yaratan kişi için önemli olan içindekileri dökmek olsa gerek. Farkında olmadan yazmanın yaşam olduğunu kanıtlıyor. Yazarın önce kendini, önce kendisi için yazdığını bilmeden uyguluyorlar. Bazıları boyaları kullanıyor tablo yaratıyor. Çizgilerle yaşamı renklendiriyor ince zekalılar, şair ruhlular dizeleri döktürüyor. Öykücü kurguluyor. Anadolu doğusundan batısına bir okyanus, yeter ki bir yudum almayı bilelim…
Sevgili Deniz Yüksel’in yeni fotoğraflarını ve sergisini merakla bekliyorum.