Mucize

Pek parlak bir lise hayatı olmayan ben, girdiğim ilk üniversite sınavında barajı geçemeyince aile meclisinin kararı ile dershaneye kaydoldum. Ağustos böceği misali, tüm süreç boyunca gününü gün eden şahsım, girdiği sınavdan yine bir hezimetle çıkmıştı. Tabii ki çocuğunu ve onun geleceğini önemseyen her ailenin göstereceği o olgun, feraset sahibi tavırları bizimkilerde göstermişti. Yediğim o tatlı fırçaların ardından oturup uzun uzun düşündüm;

Nerede hata yapmış olabilirim?

Bu başarısızlığın sorumlusu kimdi?

Ben olmadığım kesin, ama kimdi?

Acaba sınavdan bir kaç gün önce randevu ile gidebildiğiniz nefesi kuvvetli hoca, iyi üflememiş olabilir miydi? Tam istediği gibi okuduğu pirinç tanelerini sınavdan 3 dakika önce de yutmuştum. Benden istenen her şeyi eksiksiz yapmıştım. Üstüne yetmedi sınavdan bir gün önce yaptığım türbe ziyaretinde adaklar adadım, çıkmadan önce bağış kutusuna herkes 5 TL atarken ben tam tamına 20 TL attım. En derin hislerimle Allah’tan mucize diledim. Tüm bu çabalarıma rağmen yine çok da bir mucize gerçekleşmedi.

Gözlerimi kısıp, derin derin düşünmeme rağmen kavrayamamıştım. Sorumluluk alıp öz eleştiri yapmak yerine, sitem etmek işime geliyordu. Belki ben de her yetişkin gibi mümkün olan az çabayla başarmaya çalışıyordum. Dolayısıyla sadece mucize dileniyordum, gerçekleşmediğinde de sitem ederek vicdanımı rahatlatıyordum.

Nihayet emeksiz bir başarının olmayacağını, dershanedeki son senemde fark edebilmiştim. Yoğun bir çalışma programıyla hazırlanıp öyle girmiştim sınava. İnançlı bir insanım yine bir gün önce dua etmeye gittim. Fakat sefer mucize yerine emeklerimin karşılıksız kalmamasını dilemek için gittim.

Şükürler olsun ki karşılıksız da kalmadı.

Demem o ki, hayat akıntılı, engebeli bir nehirde yüzmek gibidir. Yerinde saymak bile bir çabaya bağlıdır. Eylemsizlik kadere razı gelmektir. Kendi kaderini çizmek için yorulmadan hareket etmelisin, sadece hareket..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir