Hoşgörü

Hoşgörü” sözcüğü ne anlama geliyor?

Bilmeyenimiz yoktur kuşkusuz. Ya da birçok insanın kendine göre bir hoşgörü tanımlaması vardır, benim de var.

Yine de girdim arama motorlarından birine ve baktım, özetle şunları buldum;

Kendine aykırı gelse de her şeyi anlayışla karşılayarak olabildiğince hoş görme durumu.”

Kendisininkilerle çelişse bile, başkalarının düşünce ve kanılarını özgürce dile getirmelerinden rahatsız olmama, onların geçerliliklerine karşı tepki göstermeme tutumu.”

Yaklaşık şeyler söyleyebilirsiniz, söyleyebiliriz. Sonuç olarak aynı kapıya çıkan şeyler bulacağımızdan hiç kuşkum yok.

Bu konuya neden girdim değil mi?

Yaşadığımız dünyaya, yaşadığımız ülkeye, kente, mahalleye şöyle bir bakın! Yaşananlara bakıp geçmeyin, görün ve kimin kime ne ölçüde hoşgörülü olduğunu gözlemleyin! O zaman benim bu konuya neden girdiğimi daha iyi anlayacaksınız!

Geçmiş yılların birinde bir Mardin gezimiz olmuştu. Gitmeden önce de bir şiir yazmış ve Mardin’deki dostlara armağan olarak götürmüştüm. Şiirin bir yerinde;

İnsan canı bedava,

insan kanı oluk oluk dinsel savaşlarda,

tüm dünyadaki mezhep kavgalarında.

Yok, öyle değil işte,

bildiğiniz gibi değil bu yerler;

Mardin’de,

insan için, barış için, kardeşlik için,

çan da, ezan da.” demiştim.

Aslında olması gereken bu değil mi? Yani dili, dini, ırkı ne olursa olsun, insanların dostluk, kardeşlik içinde yaşaması değil mi güzel olan?

Çan ve ezan Mardin’de hoşgörü simgesi de Hatay’da değil mi?

Hep duyardım ama gitmeden, görmeden yerli yerine oturtamadım. Gittim, gördüm ve anlatılanların yeterli olmadığına tanık oldum. Olay çan ve ezanla sınırlandırılacak gibi değildi gördüklerim. Ne ki, Mardin örneğini çan ve ezandan verdim diye Hatay’dan da böyle bir örnek verip küçük bir ekleme de yapmak istiyorum.

Samandağ’a, Vakıflı’ya gitmiştik. Hıdırbey Musa Ağacı’nı hayranlıkla izlemiş, efsanesi hakkında bilgiler almıştık. Benim ilgimi Musa Ağacı kadar Vakıflı’daki Ermeni kilisesi de çekmişti. Az sayıdaki Ermeni nüfusunun ibadetlerini yaptığı kilisenin kapısında durup karşıya bakarken uzunca bir bina göstermişlerdi ve;

Bakın, o binanın üstü cami, altı da kilise” demişlerdi. Hem şaşırmıştım hem de “hoşgörü” sözcüğünün nasıl yerli yerine oturduğunu çıplak gözle görmüştüm.

Aynı anda. Şaşkınlığım geçmeden ikinci bir şaşkınlık ve yine “hoşgörü” sözcüğünün cuk oturduğu çarpıcı bir örnek yaşadım.

Kilisenin hemen arkasında, tek katlı bir bina vardı. Ne olduğunu sorduğumda;

Burası morg. Ölülerimizin cesetleri bozulmasın diye her tür önlem alınmış, yeteri kadar soğutucu konmuştur” dediler bana ve eklediler;

Burada yalnız bizim değil, Müslüman kardeşlerimizin de cenazeleri saklanır.”

Sözün bittiği yer gibi geldi bana ya, bu ve benzeri güzellikleri görmek, insanlarının sıcaklığıyla yüreğinizi ısıtmak istiyorsanız Hatay’a gitmelisiniz bence.

Dost tavsiyesidir, pişman olmayacağınızın garantisini veriyorum…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir