Farkındalık seminerlerime katılanlara konu bağlamında şu soruyu soruyorum: Çocuğunuz, kardeşiniz, yiyeniniz, torununuz, öğrenciniz vs. sosyal medya hesaplarınızda çocukların fotoğraflarını paylaşıyor musunuz? Maalesef çoğunlukla evet cevabını alıyorum.
Oysa bu yaptığınız yanlış. Neden mi?
Öncelikle çocukların kendi yaşamları üzerinde henüz rızaları ve kontrolleri yok. Kelimenin bütün manalarında bizim sorumluluğumuz ve himayemiz altındalar. Onları, her türlü olumsuzluktan korumak bizim görevimiz.
Görüntülerini yaymak pek çok açıdan riskler taşıyor.
Birincisi; onların mahremiyet haklarını ihlal etmiş oluyoruz. Bir yanıyla da çocuklar erken yaşlarda özel yaşamlarını ifşayı bizden öğreniyor. Dahası, dış görüntünün özden önce geldiği mesajını veriyoruz çocuğa. Bunun sonucunda ise bir yetişkin olduğunda sıklıkla gittiği yerleri, ilişkilerini, yediklerini-içtiklerini, ev içi yaşamını çevresine servis eder bir duruma gelecek.
İkincisi; son derece iyi niyetle yaptığınız bu eylem, çocukların zihinsel ruhsal gelişimlerini olumsuz etkileyebiliyor. Çocuklarla yaptığım çalışmalarda çoğunun, kendilerini yaşıtlarıyla kıyaslama eğiliminde olduklarını gördüm. Bu kıyas yıkıcı etkilere sebep olabilir. Görüntülerinden memnuniyetsiz olmaları, kendilerini reddetmeleri ve nihayetinde kendilerini sevmemeleri bu etkilerden bir kaçıdır.
Yanı sıra bu paylaşımlar çocuğun gelişim sürecinde oluşmakta olan özimajını zedeleyebilir.
Psikiyatri uzmanı prof. Dr. Kemal Sayar konuya dair bir konuşmasında; biz fotoğrafını paylaşıp, çocuğu teşhir ederken onların imzasını ve rızalarını almadık, diyerek bunun sakıncalarına vurgu yapmakta. Yaşam Koçu ve zihin bilimi uzmanı olarak ben de bu sözlerin altına imzamı atıyorum.
Kendi çocuklarını işyerlerinin tanıtımında reklam aracı olarak kullananlar da var. Bu tür paylaşımları gördüğümde içim acıyor. Bilmelisiniz ki, çocuğun masumiyetini, saflığını ve yaşından dolayı sizlere teslimiyetini kötüye kullanmaktasınız. Bunu yapmamanızı tavsiye ediyorum.
Dahası, siz çocukların her halini paylaştıkça, bilmeden onları karanlık odakların hedefi haline getiriyorsunuz.
Az bilinen bir gerçeği aktarayım size. Çocuk ancak üç yaşından sonra aynadaki görüntüsünü tanıyabiliyor, on iki yaşından sonra ise soyutlamayı öğrenebiliyor. Yani henüz o kendinin bilincinde değilken siz onu başkalarına sunmuş oluyorsunuz. Bu bilgi, çocuklarımıza karşı daha farkındalıklı olmamız gerektiğine işaret ediyor.
Zihinsel/ruhsal/fiziksel… Bizim korumamız altında olan çocukların yaşamsal haklarına daha saygılı davranmalıyız. Onlar bizim ne haber-reklam aracımız ne de hava atabileceğimiz nesneler.
Tek yapmamız gereken; birer yetişkin olduklarında, görüntülerine değil karakterlerine önem verecekleri tarzda onları yetiştirmek. Bunun için de öncelikle çocuğa kendini sevmeyi öğretmeliyiz.
SİZİ SEVİYORUM