Öğretmenlere dil uzatmak

Eski bir öğretmenim. Dört kardeşiz, üçümüz öğretmen kökenliyiz. Öğretmenliğin dışında farklı mesleklerim de oldu belki ama son diplomamda “ÖĞRETMEN OKULU” yazar. Bu nedenle bir yanım öğretmen olarak saklı durur hep. Bu nedenledir ki beni eğiten, bana yaşamı öğreten öğretmenlere saygım sonsuzdur ve şunu biliyorum ki hemen hepiniz ilkokul, ortaokul öğretmenlerinizi bile hatırlıyor, onları saygı ile anıyorsunuz…

Böyle bir giriş yaptıktan sonra, Mustafa Kemal Atatürk’ün öğretmenler için neler düşündüğüne, neler söylediğine kısa bir göz atalım mı?

Dünyanın her tarafında öğretmenler, insan topluluğunun en özverili ve saygıdeğer unsurlarıdır.”

Cumhuriyet; sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.”

Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır.”

Unutmayınız ki cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir!”

Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır ya da milleti esaret ve sefalete terk eder.”

Öğretmen bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık verir.”

Ordularımızın kazandığı zafer, sizin eğitim ordularınız için yol açtı. Gerçek zaferi siz, öğretmenler kazanacaksınız. Bunu başaracağınızdan kuşkum yoktur. Sarsılmaz bir inançla ben ve arkadaşlarım, sizi gözeteceğiz. Sizin karşılaştığınız tüm engelleri kıracağız.”

 “Bir topluluk, ulus olabilmek için mutlaka eğiticilere, öğretmenlere muhtaçtır. Onlar ki, toplumu gerçek bir ulus haline getirirler. “

Toplumun düşmanı cehalet, cehaletin düşmanı öğretmenlerdir.”

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, yalnızca bizim değil tüm dünyanın saygı duyduğu Mustafa Kemal Atatürk bunları söylemiş öğretmenler için. Bu saydıklarım söylediklerinin belki de küçük bir bölümüdür. Her zaman değer vermiş, her zaman yüceltmiştir öğretmenleri.

Gelelim şimdi günümüze ve şöyle bir bakalım!

Öğretmenlere ne kadar değer veriliyor sizce?

Ekonomik ve sosyal gereksinimlerinin ne kadarı karşılanıyor öğretmenlerin?

Hadi bunları da geçtik diyelim, bir biçimde yaşamlarını sürdürüyor öğretmenler. İyi de, saldırılar, dil uzatmalar niye? Kimin tavuğuna kış demiş ki öğretmenler?

Merak ettiğim şeylerden biri de şu; öğretmene dil uzatanların kaç tanesini toplasanız bir öğretmenin saçının kılı eder?

Bu soruların yanıtını bulmak da zor elbette. Düşünüyorum ve bu soruları kendime soruyorum; neden?

Aklıma tek şey geliyor; öğretmenlere dil uzatanların dili uzun demek ki!

Nasıl uzamış peki bu kadar?

Yıllardır yalamaktan!

Ne yalamışlar dersiniz?

O kadarına aklım yetmez benim, onu da yalayanlara sorun…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir