90 saniye kuralı

Yılın son yazısının konusunu sağlık üzerine seçtim. Zira 2020’de gezegen olarak pandemiyle sınandık. Anladık. Zihinsel, ruhsal, fiziksel… Holistik sağlığımız bizim en değerli hazinemizdir. Sağlık yoksa hiçbir şey yok.

Bu bilinç ışığında bugün size az bilinen 90 saniye kuralından bahsedeceğim.

90 saniye kuralının bir nevi mucidi olan Amerikalı nöroanatomist, Dr. Jill Bolte Taylor şöyle der; “Yaşadığımız her duygunun bedenimizde kalma süresi 90 saniye. Yani korku, öfke, üzüntü gibi her duygunun ömrü bilimsel olarak sadece ve sadece 90 saniyecik.
90 saniyeden sonrası artık bizim kendi seçimimiz! Ya mutlu olacağız ya da mutsuz.
O yüzden, olumsuz bir duygu durumundayken, kendinize söylediklerinize dikkat edin. Kafanızda olumsuz senaryolar yazmayın ve olumlu dil kalıpları kullanmaya özen gösterin.”

Doktor Taylor’a katılıyorum. Kendi yaşamımda ve danışanlarımla yaptığımız çalışmalarda bu bilgiyi defalarca kez doğrulama şansım oldu.

Kızgınlık, kırgınlık, nefret, öfke, korku, endişe, üzüntü vb. yıkıcı duyguları 90 saniyeden fazla bir süre zihnimizde tutarsak, bizi fiziksel anlamda da olumsuz etkiliyor. Bu düşünceler ve yan etkileri olan olumsuz duygular 15 dakika boyunca zihnimizde kalmaya devam ederse hücresel ağımızda tahribat yaratmaya başlıyor. Tek yapmamız gereken olumsuz düşünce ve duygulara kapıldığımızda hemencecik bedenimizden çıkıp gitmesine izin vermek.

Beyin bilimiyle ilgilenenler şu önemli bilgiye sahip; zihnimiz dışarıda olan ile içeride olanı ayırt edemiyor.

Bu ne demek?

Biz bir şeyi düşünmeye başladığımız anda bedenimiz bunu tecrübe olarak algılıyor ve o anda yaşıyormuşuz gibi hücrelerimiz tepki veriyor. Bu yüzden geçmişe ait olumsuz bir olayı tekrar düşünürken, onu yaşadığımız anki stres düzeyine geliyoruz. Nabız atışımız hızlanıyor, stres hormonlarımız adrenalin ve kortizol düzeyimiz yükseliyor, kaslarımız geriliyor vs. Zihin biliminde savaş-kaç tepkisi diye adlandırılan stres moduna giriyoruz. Bedenimiz için olağanüstü hal anlamına gelen bu durumda uzun süre kaldığımızı düşünün. Hastalıklar tam da bu zeminde ortaya çıkıyor.

Aynı işleyiş pozitif düşünceler için de geçerli. İyi hissettiren yaşanmışlıklarımızı yada yaşamak istediğimiz güzel şeyleri hayal ederken de bedenimiz aynı tepkiyi veriyor.

Bu bilgileri doğru yönde kullanmak ve holistik olarak kalıcı bir sağlık yaratmak mümkün.

FARKINDALIK oluşturun ve düşüncelerinize dikkat edin. Hiçbir olumsuz-yıkıcı düşünceyi içinizde tutmayın. Sadece pozitif ve sevecen düşünceleri zihninizde taşıyın. Düşünceleriniz duygularınızı yaratır. Zihninizde ne varsa bedeninizde de onu yaşarsınız. Özetle; sağlık kaderiniz sizin elinizde.

Böylesi FARKLI bir süreçte, yenilenmiş umutlarla, aşkla, yaşama sevinciyle ve de heyecanla yeni bir yılı ağırlamaya hazırlanıyoruz.

Yeni yılınızı kutlarken, kendinizi daha fazla seveceğiniz ve sağlığınızı her şeyin üstünde tutacağınız bir yıl olmasını diliyorum.

SİZİ SEVİYORUM

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir