Antakya’dan
Dünyaya Açılan Pencere…
yüreğin çarpıyorsa hâlâ
gözlerinin pınarları akıyorsa
sevinçte, hüzünde ya da
akıyorsa kanın tüm hızıyla
yaşam da senin için akmakta
Antakya’dan, dünyanın tüm insanlarına açılan yeni bir pencere araladım. Öyle bir pencere ki; paylaşacağımız şiirlerimizde aşkı, umudu, yaşama sevincimizi dile getireceğiz.
Dünya, ancak iyilikle kurtulur. O halde şiirlerimizle güzelleştireceğiz…
Her hafta bir değerimizin şiirini sizler için seçeceğim.
“Senin İçin” şiirimin bir bölümü ile pencereyi araladım.
Bu haftaki konuk şair: Birlikte çalıştığımız, sohbeti en içtenlikle katık ettiğimiz eğitimci-şair dostum/ağabeyim Mustafa Kahraman’ın “Hasret” adlı şiiri ile penceremizi sonuna kadar açık bırakıyorum.
Şiir tadında bir ömrünüz olsun…
HASRET
Hasret dolu yılları yaşadım diyemem ben,
Beklemekten yoruldum gelmiyorsun halâ sen!
Sensiz geceler zindan uykusuzum uykum yok;
Sen de benim gibisin bundan asla kuşkum yok!
Bu sebepsiz ayrılık yaşattı bize ölüm;
Şimdi nerdesin bilmem nerde kaldın be gülüm?
Gittiğin günden beri hep sayıklayıp durdum;
Taziye çadırını gönül bahçeme kurdum!
Ne zaman ansam seni coşar hasret pınarım,
Tutuşan bir kor gibi alev alev yanarım.
Sisli bulutlar çöker kaplar gönül dağımı;
Çağlayan gözyaşlarım ıslatır dudağımı.
Gönül fırtınası bu dinmek nedir bilmiyor;
Gittiğin gün kış geldi bahar artık gelmiyor.
Kalmadı ne gonca gül ne de şakıyan bülbül;
Umutsuz hasret çeker yalnız kırık bir gönül!
MUSTAFA KAHRAMAN
(Kahramanca)